Yargıtay 15.HD.
E. No:2003/72
K.No: 2004/294
T: 29.03.2005
Yanlar arasında yapılan ve kapsamı uyuşmazlık konusu olmayan tarihsiz sözleşme, Borçlar Yasası’nın 355.maddesi hükmünde tanımlandığı üzere hukuki niteliğince bir “eser” sözleşmesidir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davalı yüklenici, davacı kooperatife ait 26 konutluk tatil sitesinin pis su arıtma sistemini yapmayı ve sipariş tarihinden itibaren 4 hafta içinde davacıya teslim etmeyi yüklenmiştir.
Davacı, imal edilen pis su arıtma sisteminin amaca uygun olarak kullanılamadığını ve bu kapsamda sistemin gürültülü çalışması ve çevreye pis koku yayması sonucu kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunu ileri sürerek, yanlar arasındaki eser sözleşmesinin feshini ve davalı yükleniciye ödenmiş olan (3.000.000.000) üç milyar TL iş bedelinin davalıdan tahsilini ve yargılama sırasında da HUMK.83 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince 10.7.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile ve peşin başvuru harcını yatırmak suretiyle dört milyar üç yüz milyon(4.300.000.000) TL tutarında eserin yeniden yapılması için maliyet bedelinin de ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece sistem üzerinde keşif ve bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yapılmış ve uzman bilirkişi kurulunca 4.6.2003 tarihli rapor sunulmuştur. Bilirkişi kurulu, belirtilen raporunda davalı yüklenici tarafından yapılan arıtma tesisinin genellikle gemilerde kullanılan arıtma sistemi olduğunu ve sadece evsel atık suya sahip davacı kooperatifin yararlanmasına uygun bir arıtma sistemi olmadığını ve bu nedenlerle sistemin yeniden yapılması gerektiğini açıklamışlardır. Borçlar Yasasının 360/1 .maddesi gereğince eser, iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabulü zorlanamayacak ölçüde kusurlu veya sözleşmeye önemli ölçüde aykırı olursa, iş sahibi, o eseri kabulden kaçınabilir. Somut olayda da, davacı iş sahibinin kabul edilemeyecek derecede gizli ayıplı ve sözleşmeye aykırı olan arıtma sistemini kabule zorlanamayacağından sözleşmeyi feshedebilir. Yüklenicinin yapımını yüklendiği eseri yasaya, sözleşmeye ve fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapması, onun özen borcu gereğidir (B.K.md.356). O halde davacı iş sahibi, sözleşmenin feshini istemekte haklı bulunmaktadır. Borçlar Yasası’nın 108/1 .maddesi hükmü gereğince, sözleşmeyi bozan alacaklı kendine düşen borcu ödemekten kaçınabilir ve yapmış olduğu ödemeyi geri isteyebilir. Bu yasal nedenle davacı tarafından davalı yükleniciye ödenen iş bedelinin iadesine mahkemece karar verilmiş olması da doğrudur.
Borçlar Yasası’nın 108/2.maddesi gereğince eğer borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlayamazsa, alacaklı sözleşmenin geçersiz kalmasından doğan zararının başka bir anlatımla menfi (olumsuz) zararının ödetilmesini de isteyebilir. Menfi zarar, sözleşme yapılmamış veya görüşülmesine girişilmemiş bulunulsaydı uğranılmayacak olan zarardır. Sözleşmenin hükümsüzlüğü sebebiyle kaçırılan fırsat sonucu oluşan zarar da menfi zarar kapsamındadır. Davalı yüklenici, kusuru ile sözleşmenin feshine neden olduğuna ve sorumsuzluk koşulları gerçekleşmiş bulunduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olduğuna göre, davacının gerçekleşmiş olumsuz zararından ötürü tazminle sorumludur. Davacı da, az yukarıda açıklandığı üzere, ıslah dilekçesi ile menfi zararını istemiş olduğundan; mahkemece davalı yükleniciden başka eserin imali için en yakın teklifte bulunmuş, başka yüklenici varsa, o yüklenicinin teklif ettiği fiyat ile sözleşme tarihinde başka fiyat teklif eden yüklenici yok ise anılan tarih itibariyle o işin rayiç bedeli ile davacı iş sahibinin sözleşmenin feshini takiben makul süre içerisindeki somut olayda ıslah tarihi olan 10.7.2003 tarihi itibariyle başka yükleniciye işin yapılabilmesi için ödemesi gereken bedel farkının bilirkişi kurulundan ek rapor alması yahut gerekli görüldüğü takdirde yeniden uzman bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilip belirlenecek olumsuz zarar tutarına göre dava konusu yapılan dört milyar üç yüz milyon TL(4.300.000.000) ödetilmesine ilişkin davacı istemi hakkında ve bu kapsamda kabul edilebilecek menfi zarar tutarının tazminine karar verilmesi gerektiğinde de borçlu temerrüde ıslah tarihi olan 10.7.2003 tarihinde gerçekleştiğinden o tarihten itibaren değişen oranlarda gözetilerek tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı sebeplerle ıslah yolu ile açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda (1.) bentte belirtilen nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacı yararına BOZULMASINA