Sosyal Denge, Bayram Yardımı Ve Dünya Barış Günü Yardımı Ödenmesi.

Kamu İdaresi Türü : Belediyeler ve Bağlı İdareler
Yılı : 2012
Dairesi : 6
Dosya No : 39920
Tutanak No : 41211
Tutanak Tarihi : 15.12.2015
Kararın Konusu : Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar



Sosyal Denge, Bayram Yardımı Ve Dünya Barış Günü Yardımı Ödenmesi.

281 sayılı ilamın 11 inci maddesiyle; ………. Belediyesi İmar Müdürlüğünde görevli sözleşmeli personele yapılan maaş ödemelerine ilişkin olarak;

A) Toplu İş Sözleşmesinde öngörülmediği halde sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında ödemeler yapılarak …………. TL. tazmin hükmü,

B) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9’uncu maddesi uyarınca ödenen ek ödeme üzerinden % 14 oranında sigorta primi kesintisi yapılmayarak ……… TL. için ilişilecek bir husus olmadığına,

C) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 46’ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olarak işsizlik sigortası işveren primi ödenmek suretiyle ……… TL. tazmin hükmü olmak üzere toplam ……. TL kamu zararına neden olunduğu gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiştir.

Sorumlu dilekçesinde:

İmar Müdürlüğünde görevli sözleşmeli personele, Toplu İş Sözleşmesinde ön görülmediği halde sosyal denge, bayram yardımı ve Dünya Barış Günü yardımı adı altında ödemeler yapılarak kamu zararına sebebiyet verildiği ileri sürülerek cezalandırıldıklarını, oysaki müdürlük bu ödemeleri yaparken ………. Belediyesi ile …….. Şubesi arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesindeki EK protokolü dikkate alarak gerçekleştirdiğini, Ek protokol daha önce sunulduğunu, dolayısıyla protokole uymaması ve ona uygun hareket etmemesi sorumluluğu gerektireceğini, Bu nedenle geçerli olan Toplu İş Sözleşmesine uygun hareket etmemesi hukuken sorumluluğu doğuracağını,

Sözleşmeli personele yapılan ek ödemeden % 14 lük kesinti yapılmayarak kamu zararına sebebiyet verildiği ileri sürülmüştür. 375 sayılı KHK ilgili maddeleri incelendiğinde; Ek 9 uncu maddesinde yer alan; "Bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz." hükmü gereğince prim kesintisi yapılamayacağını, Ayrıca; Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 02/03/2012 tarihli ve 2837 sayılı yazısında ise;"...Buna göre, anılan madde kapsamına giren sözleşmeli personele verilecek ek ödemeye ilişkin oranların tespiti belirli bazı kriterler çerçevesinde Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakılmıştır. Ayrıca, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinde ise, 375 sayılı KHK'ye eklenen bu ek 9 uncu maddenin 15.01.2012 tarihinden itibaren yürürlüğü gireceği hükme bağlandığını, dolayısıyla, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 9 uncu maddesinde, söz konusu ek ödemeden kimlerin yararlanabileceği ile verilecek ek ödemenin azami oranı/tutarı ve bu ek ödemeden hangi kesintilerin yapılabileceği münhasıran düzenlenmiş ve yapılacak kesintilere ilişkin olarak hem vergi mevzuatı hem de sosyal güvenlik mevzuatı açısından geçerli olan genel hükümlerden farklı şekilde işlem yapılması açıkça hükme bağlandığını, Ayrıca, yapılan bu düzenlemenin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve özel olarak Genel Sağlık Sigortası Kanunundan sonra yürürlüğe girdiği ve normlar hiyerarşisi yönünden 5510 sayılı Kanunun daha üst bir hukuk normu durumunda olmadığı ve sonradan yapılan kanun düzenlemelerinin önceki kanunlardan farklı veya önceki kanunlara aykırı hüküm içermeyeceği yönünde geçerli bir hukuki dayanak da bulunmadığı dikkate alındığında;

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde, 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesine göre farklı işlem yapılmasını gerektirecek şekilde bir düzenleme yapılmasını engelleyecek veya 375 sayılı KHK'nin ek 9 uncu maddesinin yürürlüğünü ve kapsamını hükümsüz hale getirecek bir hukuki zorunluluk bulunmamaktadır. Bu itibarla, 15/01/2012 tarihinden itibaren, 657 sayılı Devlet memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası çerçevesinde istihdam edilen sözleşmeli personele verilecek ek ödemenin, sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesinin ve söz konusu ödemeden sigorta primi kesintisi yapılmamasının gerekli olduğu mütalaa edilmektedir." Denildiğini, Bu nedenle hukuka uygun davranıldığını,

Birimde çalışan sözleşmeli personellere işsizlik sigortası işveren primi ödenmek suretiyle kamu zararına sebebiyet verildiğini, Anılan 4447 ve 5510 sayılı kanunun ilgili maddeleri incelendiğinde; belediyeler de çalışan sözleşmeli personellerin 233,399 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere göre çalışan sözleşmeli personel statüsünde olmadığı ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre geçici personel statüsünün de belediye sözleşmeli personelleri kapsamadığı anlaşıldığını, Bahse konu Kanun maddelerinde 5393 sayılı Belediye Kanununun 49.maddesine göre çalışan sözleşmeli personellerin kapsam dışında tutulduğuna dair bir ifade bulunmadığını, belirterek tazmin hükmünü bozulmasını talep etmektedir.

Sayıştay Başsavcılığının karşılamasında:

“Dairesince, belediyede görevli sözleşmeli personele yasal dayanağı bulunmaksızın; sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında. Toplu İş Sözleşmesinde öngörülmediği halde ödemelerde bulunması hususu kamu zararı olarak görülerek tazminine hükmolunmuştur. Sorumlu talebi uygun bulunmamıştır. Gerekçeli Daire kararı yerindedir, korunması uygun olur. Arz olunur.” Denilmiştir.

Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü;

A bendine ilişkin olarak Toplu İş Sözleşmesinde öngörülmediği halde sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında ödemeler yapılarak ………… TL. tazmin hükmü verilmiştir.

30.6.1989 tarih ve 20211 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye, 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33’üncü maddesiyle eklenen Ek 15’inci maddede;

“Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.”

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun; “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’inci maddesinde; “(Değişik: 4/4/2012-6289/22 md.) 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.

Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.

İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmi beşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır.” Geçici 14’üncü Maddesinde;

“(Ek: 4/4/2012-6289/30 md.) 15/3/2012 tarihinden önce 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına, söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilir. Anılan sözleşmelerin uygulanmasına devam edildiği dönem için 32 nci madde hükümleri çerçevesinde ayrıca sözleşme yapılamaz.

Söz konusu sözleşmeleri 31/12/2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dahil idareler, sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile bu Kanunda öngörülen toplu sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri çerçevesinde sözleşme yapabilir. ...

Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, 15/3/2012 tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idarelerde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunmaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali takibat ve yargılama yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır.” denilmektedir.

………. Belediyesi ile ……….. arasında 15.08.2012 tarihinde Ek Protokol imzalanmıştır. Bu Ek Protokole istinaden işlemler yapılmıştır. Dolayısıyla protokolü imza altına alan Belediye Başkanının sorumlu olması gerekirdi.

Bu itibarla; 281 sayılı ilamın 11-A maddesine ilişkin verilen tazmin hükmünün bozularak daireye gönderilmesine,

(….Daire Başkanı …….. ile Üye …….. A bendine ilişkin olarak Toplu İş Sözleşmesinde öngörülmediği halde sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında ödemeler yapılarak …….. TL. tazmin hükmü verilmiştir.

30.6.1989 tarih ve 20211 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye, 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33’üncü maddesiyle eklenen Ek 15’inci maddede;

“Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.”

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun; “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’inci maddesinde; “(Değişik: 4/4/2012-6289/22 md.) 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.

Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.

İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmi beşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır.” Geçici 14’üncü Maddesinde;

“(Ek: 4/4/2012-6289/30 md.) 15/3/2012 tarihinden önce 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına, söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilir. Anılan sözleşmelerin uygulanmasına devam edildiği dönem için 32 nci madde hükümleri çerçevesinde ayrıca sözleşme yapılamaz.

Söz konusu sözleşmeleri 31/12/2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dahil idareler, sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile bu Kanunda öngörülen toplu sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri çerçevesinde sözleşme yapabilir. ...

Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, 15/3/2012 tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idarelerde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunmaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali takibat ve yargılama yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır.” denilmektedir.

Anılan hükümlere göre, 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6289 sayılı Kanun’la 375 sayılı KHK ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda gerçekleştirilen değişikliklerle, toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde, belediye başkanı ile ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika temsilcisi arasında sözleşme yapılabilmesi ve bu sözleşme ile belediyelerde görevli kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilmesi imkânı sağlanmıştır. Ayrıca, 15.3.2012 tarihinden önce belediyeler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına, söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebileceği hüküm altına alınmış ve 15.3.2012 tarihine kadar memur temsilcileriyle toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak belediyelerde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunan kamu görevlileri hakkında idari veya mali takibat ve yargılama yapılmasının önüne geçilmiştir. Dolayısıyla, belediyelerce 15.3.2012 tarihinden önce memur temsilcileriyle sözleşme düzenlenmek veya başkaca bir idari tasarrufta bulunmak suretiyle kamu görevlilerine her ne ad altında olursa olsun yapılan ek ödemeler idari veya mali takibat ve yargılama dışında tutulmakla beraber, bu tarihten sonra belediyelerce kamu görevlilerine ancak 4688 sayılı Kanun’un 32 ve Geçici 14’üncü maddesinde göre düzenlenecek bir sözleşmeyle ve yine aynı Kanuna göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere sosyal denge tazminatı ödenebilecektir.

Bahse konu durumda ise, …… Belediyesi ile …….. Şubesi arasında 15.11.2011 tarihinde yapılan Toplu İş Sözleşmesinde yer alan ve memur personele sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında çeşitli ödemeler yapılmasını öngören hükümlerin, anılan Toplu Sözleşme sözleşmeli memur personeli kapsamadığı halde, belediyede görevli sözleşmeli personele de uygulandığı, sonrasında ise, 15.08.2012 tarihinde düzenlenen bir Ek Protokol ile bahse konu ödemelere ilişkin Toplu Sözleşme Hükümlerinin belediyede sözleşmeli memur olarak görev yapan personele de şamil kılındığı görülmüş ve anılan Ek Protokole istinaden İmar Müdürlüğünde görevli sözleşmeli memur personele de söz konusu ödemelerin yapıldığı anlaşılmıştır.

Her ne kadar, ……. Belediyesi ile …….. Şubesi arasında 15.11.2011 tarihinde imzalanan Toplu İş Sözleşmesiyle memur personel için öngörülen ve sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında yapılan ödemelerle ilgili olarak, bu ödemeler 15.03.2012 tarihinden önce sözleşmeye bağlandıklarından, 4688 sayılı Kanun’un Geçici 14’üncü maddesinin 2’inci fıkrası uyarınca idari veya mali takibat ve yargılama yapılması mümkün bulunmamakta ise de, 15.08.2012 tarihli Ek Protokol 15.03.2012 tarihinden sonra düzenlendiğinden anılan Geçici 14’üncü madde kapsamı dışında kalmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu 15.08.2012 tarihli Ek Protokol ile …….. Belediyesinde görevli sözleşmeli personel için öngörülen ve sosyal denge, bayram yardımı ve dünya barış günü yardımı adı altında yapılan ödemelerin yasal dayanağı bulunmamakta, söz konusu sözleşmeli personele sosyal denge tazminatı ödenebilmesi ise ancak 4688 sayılı Kanun’un 32 ve Geçici 14’üncü maddesinde göre düzenlenecek yeni bir sözleşmeyle mümkün bulunmaktadır.

Bu itibarla; 6.Daire tarafından 281 sayılı ilamın 11-A maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİ gerekir yönündeki ayrışık görüşlerine karşı) oyçokluğuyla,

Gereği görüşüldü;

B bendine ilişkin olarak; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9’uncu maddesi uyarınca ödenen ek ödeme üzerinden % 14 oranında sigorta primi kesintisi yapılmayarak ………. TL. için ilişilecek bir husus olmadığı yönünde karar verildiğinden Kurulumuzca yapılacak işlem olmadığına,

Gereği görüşüldü;

C bendine ilişkin; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 46’ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olarak işsizlik sigortası işveren primi ödenmek suretiyle ……… TL. tazmin hükmü verilmiştir.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 46’ncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “…657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, … ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre geçici personel statüsünde çalıştırılanlar bu Kanun kapsamına dahil değildir.” denilerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (b) fıkrası kapsamında istihdam edilen sözleşmeli personel de 4447 sayılı Kanun’un kapsamı dışında tutulmuştur.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49’uncu maddesinde ise, bu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası hükmüne göre belediyelerde sözleşmeli personel olarak istihdam edilenlerle ilgili 5393 sayılı Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49’uncu maddesine istinaden sözleşmeli personel olarak istihdam edilenler de 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamı dışındadırlar.

Bahse konu olayda, ………… Belediyesi İmar Müdürlüğünde sözleşmeli memur olarak istihdam edilen personele 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 46’ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olarak işsizlik sigortası işveren primi ödenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

Bu itibarla; 6.Daire tarafından 281 sayılı ilamın 1-C maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE,

(…Daire Başkanı ………, Üyeler …………’ın 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında;

“Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personelin yıllık sözleşme ile tam zamanlı çalıştırılabileceği,

Aynı maddenin 4. Fıkrasında;

Avukat, mimar, mühendis (inşaat mühendisi ve harita mühendisi olmak kaydıyla) ve veteriner kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamına ihtiyaç duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da ayın belirli gün veya saatlerinde kısmi zamanlı olarak sözleşme ile personel çalıştırılabileceği, bu fıkra uyarınca sözleşmeli personel olarak çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı ödenmez ve işsizlik sigortası primi yatırılmayacağı,

5’inci fıkrasında da;

Bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı,

Hükme bağlanmıştır.

Tazmin kararı, bu atıftan hareketle, tam zamanlı sözleşmeli personelin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olduğu gerekçesiyle verilmiştir.

Herhangi bir kanunda bir hususun düzenlenip düzenlenmediği, konuyla ilgili hüküm bulunup bulunmadığı tespit edilirken, konu hakkında kanundaki açık düzenlemelerin yanında, örtük, dolaylı bir düzenlemenin olup olmadığının da irdelenmesi gerekir.

Bu açıdan 5393 sayılı Kanununu değerlendirdiğimizde; Kanun’un 49. Maddesinin 4. fıkrasında, kısmi zamanlı sözleşmeli personel için, işsizlik sigortası primi ödenmeyeceği açık olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin tersinden konuya bakıldığında, Kanunda, tam zamanlı sözleşmeli personel için bu primin ödenmesine örtülü olarak müsaade edildiği görülmektedir. Dolayısıyla, 5393 sayılı Kanunda, örtülü olarak da olsa tam zamanlı sözleşmeli personelin işsizlik sigortası kapsamında olduğu düzenlendiğinden, bu personelin işsizlik sigortası açısından 657 sayılı Kanuna tabi olduğu söylenemez.

Bir an için tam zamanlı sözleşmeli personelin, 5393 sayılı Kanunun yaptığı atıf gereği, 657 sayılı Kanun’a tabi olduğu düşünülse bile, bu atfın kapsamına, memurlara yapılan sosyal yardımlar, izin ve harcırah gibi hakların girdiği söylenebilir. Buradaki tabi olmayı, işsizlik sigorta primine kadar götürmek Kanunun amacına aykırıdır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar göre, tam zamanlı sözleşmeli personel, işsizlik sigortası açısından, 657 sayılı Kanun kapsamında olmadığından, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre bunlar için işsizlik sigortası primi ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır. Tazmin hükmünün kaldırılması gerekir yönündeki ayrışık görüşlerine karşı), oyçokluğuyla,